13 Aralık 2013 Cuma

GAZİANTEP, MUHTEŞEM LEZZETLER VE MİDE FESATI-2: YALANLARDAN LEZZETLİ GERÇEKLERE YOLCULUK

İlk yazımda Antep yolculuğumdaki büyük hayal kırıklığını anlatmıştım. Ancak tabii ki de bu kadar lezzetin bir arada olduğu bir şehirde zaman sadece hayal kırıklığıyla geçmedi.

Öncelikle şehrin diğer bir efsanesi olan Orkide Pastanesi'nden bahsetmek gerek. Daha gitmeden adını duyduğum diğer bir lezzet mekanı olan Orkide Pastanesi, şehre girer girmez -algıda seçicilik bu olsa gerek- gözüme takılan bir yerdi. Şansıma Antep'te ikamet ettiğimiz halamızın evinin de yaklaşık iki yüz metre yakınındaydı. Daha ilk gün katmer de katmer diye inlediğim sırada ki bu bolca dalga geçilmesine neden oldu benimle, Orkide'ye uğradık. Bizi içeriye muhteşem bir kibarlıkla kabul ettiler, siparişimizi sordular. Katmer konusunda kara cahil olan bendeniz de yarım kilo deyiverdim. Amanın ne cahillik, ama şimdi hakkını yemeyelim, servis elemanları gülmedi ve bana uzun uzun açıklama yaptılar. Sonunda iki adet katmerin tam olarak sekiz dakika içinde hazır olacağı bilgisini verip bizi cafenin en güzel yerine oturttular. Biz de beklerken bari birer kahve içelim dedik. Şansa bak, kahve olarak Julius Meinl kullanıyorlarmış. Yıllar önce bir Viyana seyahatim sırasında karşılaştığım ve çok sevdiğim bu kahveyi bizim ülkemizde pek çok yerde ve kolaylıkla bulmak mümkün değil. Bu benim gözümde Orkide'nin ikinci artısıydı.



Orkide Pastanesi'nde menengiç kahvesi

Orkide'ye seyahatimiz boyunca pek çok defalar uğradık. Her seferinde muhteşem bir kibarlık, sıcak bir atmosferle karşılaştık. Pastaları, kurabiyeleri çok lezzetli görünüyordu. Pastasının kreması biraz ağır olsa da, yediğim pek çok pastadan daha iyiydi. Katmere gelince, biraz yağlı sayılırdı ancak çıtır çıtırdı ve lezzetliydi. İlk defa katmeri burada yediğim için hoşuma da gitti açıkçası, ancak daha sonra öyle bir katmer yedim ki... Onu da zamanı gelince anlatacağım, ancak Orkide'nin katmerine zayıf ya da kötü demek haksızlık olur. Üstelik, katmer Antep'te sabah yenilen bir tatlıyken, Orkide'de istediğiniz saatte size özel pişirilmesi çok önemli bir ayrıntı bence. Menengiç kahvesini de ben ilk defa burada denedim. Buram buram fıstık kokan bu kahveyi sütle pişirilmiş halde sevdim. Daha sonra bir kaç yerde daha içtim, buradaki kadar lezzetlisine denk gelmedim. İşin kısası Orkide Pastanesine gidin derim ben, lezzetleri, karamel patlaması şeklindeki aydınlatmalarıyla sizin de içinizi ısıtsın.

Şimdiye kadar anlattıklarım Gaziantep'in daha bilindik, alışıldık ve hafif! tatlarına dair olanlardı. Ancak bundan sonraki anlattıklarımı bir gün içinde yapmaya kalkışırsanız ondan sonraki üç ay boyunca yemek bile yiyemezsiniz, aman diyeyim dikkatli olun. 


Metanet'te "beyran"
Cumartesi sabah kalktık ve benim merakım için yollara düştük, hedefimiz Metanet Lokantası ve "beyran"dı. Daha önce bir televizyon programında izlediğim ve gördüklerim karşısında o günden beri merak ettiğim bir yemek, çorba arası bir lezzet. Beyran, Antep'te sadece sabahları bulabileceğiniz, aslında çok ağır bir yemek. Onun için biz de sabah sekiz gibi yola koyulup meşhur Metanet'e gittik, ancak bu sefer ki meşhur olmasının hakkını verdi neyse ki. 

Gelelim beyranı bilmeyenlere tanıtmaya. Kuzunun gerdan etinin sarımsak, acı kırmızı biber, pirinç ve et suyu ile çok harlı bir ateşte bütünleşmesi ile yapılan bir çorba beyran; eti ve pirinci önceden pişmiş halde et suyu ile birlikte ocakta kaynatılıyor ve çok lezzetli ve acı bir yemek ortaya çıkıyor. Tabii eğer isterseniz acısız ya da sarımsaksız olarak da yiyebilirsiniz. Lezzeti alışık olmayan için biraz ağır açıkçası ama gerçekten çok güzel. Tabii bir de şöyle bir durum var, beyran yendikten sonra bütün gün bir şey yenmezmiş, yemeyenler haklı. Çünkü yerken ki güzelliğini ve lezzetini bir kenara bırakırsak, beyranı yedikten sonra midenize sarımsaktan karılmış bir çimento dökülmüş gibi hissediyorsunuz. Ayrıca yanında muhteşem lezzetli tırnak pidesi de getirdikleri için kendinizi yemekten alıkoyamıyorsunuz ve bum. Patlamaya hazırsınız.



Patlayama hazırdım ancak, aklımdakileri tadabilmem için de önümde sadece bir günüm vardı. Akrabalarla kalmanın tek kötü yanı buydu işte, evlerde yediklerimiz ne kadar lezzetli olsa da dışarıda merak ettiklerimi tatmam için o kadar az şansım vardı. Ama ben de azimliydim. Katmeri bir gün önce ilk defa tatmıştım, ancak meşhur Zekeriya Usta'nın katmerini yemeden dönmek olmazdı. 
Ama o başka bir yazının konusu çünkü Zekeriya Usta'nın çıtır katmeri öyle geçiştirilebileceğim bir lezzet değil. 





kişnişli çerez
Sizin de aklınızda bulunsun, ben  de tavsiyelere uydum ve katmerden önce Tarihi Tahmis Kahvesi'nde zahter çayı içtim. Zahter çayı hem sindirimi kolaylaştırıyor, hem de o an için içinizi ferahlatıyor. Çayın yanında getirdikleri kırık leblebili ve kişniş tohumlu çerez de çok değişikti.  Tahmis kahvesi, her yorulduğunuz an oturabileceğiniz, çok karakterli bir mekan, uğramadan dönmeyin derim. Katmer güzellemesinde görüşmek üzere.


zahter çayı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder