Öncelikle şehrin diğer bir efsanesi olan Orkide Pastanesi'nden bahsetmek gerek. Daha gitmeden adını duyduğum diğer bir lezzet mekanı olan Orkide Pastanesi, şehre girer girmez -algıda seçicilik bu olsa gerek- gözüme takılan bir yerdi. Şansıma Antep'te ikamet ettiğimiz halamızın evinin de yaklaşık iki yüz metre yakınındaydı. Daha ilk gün katmer de katmer diye inlediğim sırada ki bu bolca dalga geçilmesine neden oldu benimle, Orkide'ye uğradık. Bizi içeriye muhteşem bir kibarlıkla kabul ettiler, siparişimizi sordular. Katmer konusunda kara cahil olan bendeniz de yarım kilo deyiverdim. Amanın ne cahillik, ama şimdi hakkını yemeyelim, servis elemanları gülmedi ve bana uzun uzun açıklama yaptılar. Sonunda iki adet katmerin tam olarak sekiz dakika içinde hazır olacağı bilgisini verip bizi cafenin en güzel yerine oturttular. Biz de beklerken bari birer kahve içelim dedik. Şansa bak, kahve olarak Julius Meinl kullanıyorlarmış. Yıllar önce bir Viyana seyahatim sırasında karşılaştığım ve çok sevdiğim bu kahveyi bizim ülkemizde pek çok yerde ve kolaylıkla bulmak mümkün değil. Bu benim gözümde Orkide'nin ikinci artısıydı.
Orkide Pastanesi'nde menengiç kahvesi |
Şimdiye kadar anlattıklarım Gaziantep'in daha bilindik, alışıldık ve hafif! tatlarına dair olanlardı. Ancak bundan sonraki anlattıklarımı bir gün içinde yapmaya kalkışırsanız ondan sonraki üç ay boyunca yemek bile yiyemezsiniz, aman diyeyim dikkatli olun.
Metanet'te "beyran" |
Gelelim beyranı bilmeyenlere tanıtmaya. Kuzunun gerdan etinin sarımsak, acı kırmızı biber, pirinç ve et suyu ile çok harlı bir ateşte bütünleşmesi ile yapılan bir çorba beyran; eti ve pirinci önceden pişmiş halde et suyu ile birlikte ocakta kaynatılıyor ve çok lezzetli ve acı bir yemek ortaya çıkıyor. Tabii eğer isterseniz acısız ya da sarımsaksız olarak da yiyebilirsiniz. Lezzeti alışık olmayan için biraz ağır açıkçası ama gerçekten çok güzel. Tabii bir de şöyle bir durum var, beyran yendikten sonra bütün gün bir şey yenmezmiş, yemeyenler haklı. Çünkü yerken ki güzelliğini ve lezzetini bir kenara bırakırsak, beyranı yedikten sonra midenize sarımsaktan karılmış bir çimento dökülmüş gibi hissediyorsunuz. Ayrıca yanında muhteşem lezzetli tırnak pidesi de getirdikleri için kendinizi yemekten alıkoyamıyorsunuz ve bum. Patlamaya hazırsınız.
Ama o başka bir yazının konusu çünkü Zekeriya Usta'nın çıtır katmeri öyle geçiştirilebileceğim bir lezzet değil.
kişnişli çerez |
zahter çayı |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder